İzleyiciler

12 Mayıs 2009 Salı

Boş.luk


Kız geldi ve adam gitti ..
Su akar yolunu bulur dendi ama hayatlar hep böyle yitti !
Su kirli aktıysa ya ? diye soru yöneltti kimisi..
Sonucunda darağacına sürüklendi hep bir yenisi!
Sormak hata bu hayta hayatta..
Özgürlük düşman uçurumlu yalnızlıklara
Kapım kapalı hep böyle kazmalara!
Yapma ey ölümü kazan !
Kalmadı yüreğimde ne kan ne de derman!
Kalmadı bende ne yürek ne de bu suskun adam!...


Hayat mor benekli rüyalar kadar güzel olsaydı n'olurdu ?
Sen bana gelsen işte gerçek hayat bu olurdu!...

8 Mayıs 2009 Cuma

İkilemelere Tekerlemeler

Tincik tincik şirince tinler
İncik incik buruk buruk incelikler
Mor mor kapalı kanlı akasyalı eller
Seni bekler küçük küçük apayrı umutlu beyinler...

Yüzsüz yüzsüz yüzüme bakıp içimde yüzen hüzünler
Bomboş boşluklarda kalmış boş boş kovalayan bülbüller
Kapana sıkış sıkış tıkılmış fare beyinli kertenkeleler
Kovalar kelebekleri kelle paçadan düşen kel beyinliler!

Savaş barış anlamadan aklıma düştü bam bam
Kapıları kapattılar ve düşünce yakaladı beni doyumsuz yamyam
Koydu bir kazanın içine büzüm büzüm büzüldü içinde rengarenk oyam
Götürdü apayrı dünyaya koştura koştura gül kokulu goncam!

Yapış tıkış kaldım yapayalnız küçücük pansiyon odalarında
Ordan burdan aldım ve sattım satılmış saatçi dükkanında
Ekmek parası gelmeliydi ekilmiş her emeğe bir çatının altında
Sığındım dinlenmeye ,sövdü konuşan ayaklarıma yopyorgun yorganın altında!

Kanadını açan her kuş kan kaybından kana kana su içti
Yapıştrılan her tokat yaptığı kelemlere bir çift iğne iplikti
Dikişleri dik dik bakan gözlere birer birer biriken kirpikti
Kipkirli geldi emir kipleri ve Ay'a ayırdı ayrılan yollara yapılan çirkefi!

Sonra son buldu çirkefliği ve çir çir pişman oldu yalvardı kelebeğe
Aydınlığı Ay'dan utandı karanlığa büründü kardan düşen her bir taneye
Yine yinelendi yalnızlıktan gelen yalın bir hal buruşmuş üzüşmelere
Kalemimin mürekkebi biter burda yap yap denip yapıştırılan küçülmüş kafiyeli kelimelere!

Umut

Birden bire başladı işte..
Çevirdim kafamı ve gördüm gizli gülüşünü bir köşede...
Buldum , çarpıldım herşeyi duvara çarpmak üzere ...
üzüldüm , nedenini bilmeden en köşede ...
Yansan bana sana yandığım gibi ne isterim ki daha yeryüzünde ?
BEN :
Işığı kapadım aramıza mesafe girmesin diye..
Öylesine büyülü ki ne anlamın anlamı kaldı ne de hislerin tercümanı...
Benim aklım sen de kaldı...peşinde sürüne sürüne dolandı ..
Dondursam bana baktığın saniyelik anları ?
Sevsen...Sonsuza dek sevsen ...
Hatta sadece sevsen...
Bir de sarılsam...
Bir de göğsünde uyusam...
Tam kalbinin üstüne sırnaşsam..
Bir de herkese "eş.im" diye tanıştırsam ?
Bir de bir kızım olsa senden ?
Erkek olmasın...sana benzeyip de bir başkasının daha kalbini parçalamasın!
O da aldanmasın , sönmesin , bırakılıp gidilmesin , ölmesin , yokolmasın..
Bir köşede sana bakıp yandıkça kül olan ,kül oldukça tekrar parlayan ateşe dönüşmesin...
Başka insanlar benim gibi ölmesin!
Git gide başkalaşan hallere bürünmesin...
Sadece sen diye diye yangının orta yerinde torba gibi büzüşmesin !

Bir de...
Senin olsam ?
Beni "eş.in" diye tanıştırsan ?
bir ordan bir de burdan çiçekler toplasan ?
Göğsünde uyutsan...
Tam da kalbinin üstüne sırnaştırsan...
Kedi okşar gibi saçlarımı okşasan...
Bir kızımız olsa...
O bile bana benzediğinden seni yaksa...
Sonra desen...
"Kızımız olmasın..Başkalarını da benim gibi yakmasın!"...

Bir de...
Birbirimizin olsak...
Bir. olsak !
Başka kimseyi sormasak..
Duysak ama takmasak!
yansak ama yok olmasak?
duysak ama inanmasak?
Sevsek ama Susmasak!!!

Oyun.cak

Soydum bütün gözyaşlarımı...
Aksine hayata açıklığa kavuşturdum haykırışlarımı
Kötü oldu karbondioksite oksijenin intikamı
Ve bütün bebeklere unutamayacakları kabus oldu silik silik boşlukları .

öldü.
döndü.
birden öldü ve yandan söndü.
baştan başladı ve sona vardı eşşeğin öküzü.
kelimelerin saklanışının kabahati büyüktü .
sakıncalıydı habersiz sönüşü .

yazık etti.
sığındı bir eşsiz limana küçük bir dalga köpüğü.
ve yine aksini istedi hayat büyük bir utanç vezniyle .
kapatılmış tüm defterler tekrar açıldı tımarhanelik krizlerle.
tımar ettiler ruhumu kendi hanemde.

ruhuna sülük gibi yapıştım ; evet.
sev beni diyei tutturdum ve fazla sıktım
her bakışından mana çıkardım ve hep benimsin sandım
bana göre seviyordun beni yoktu kaçışın.
benim her ihtimalim yüreksiz haykırışlarım .
ben yine susarım, tedirgin ettim.
hayatına girmeye çalıştım ama yine silerim akan yaşlarımı .
sen yeter ki üzülme ve bak yine öyle..
ümitlerim senin için inat sensizliğe!
ben seninleyim böyle ıssız gecelerde .
ısınıyorum senin mis kokulu hayalinle .
benden bunu da alma rica ederim..
bu bile fazla mı bana ?
bu kadar aşık olan bir kız fazla mı sana ?
ne işin olur aşkla meşkle bee salla salaa ...

Ruh

Bana gelmeliydin güneşlerin ardından ...
Yüzümün her lekesinde acılarını görmeliydin bıkmadan
Her daim cevabı olmayan soruydun bana karşı sorulan
Aşkın olmayan haliydin :çekip giden ,ardına bile bakmayan !

Kavuşmuş iki yeşil ördek bir nehir ortasında
Ben çirkin ördek ;nasıl laik olurdum melek adama fani dünyada !
Yorulmuşum artık ,beklemekten çaresizce çamur dolu doğada ...
Uzun uzadıya koşan kelimeydin eksik kalmış cümlelerin ardında !...

Sonsuza kadar yaşanmışlık kokan bir aşk bendeki ..
Nedendir bu çoktandır yitirilmiş aşk hali sendeki ?
Bomboş dünyada dopdolu gözler miydi hislerindeki ?
Yoksa bana çoktan kazılmış bir kabir miydi gözlerindeki?

Hareketli denklerimleri çözdüm ,olmadı.
Yavaş yavaş doğrulmayı denedim bu yolda , tutmadı .
Yüzüme yüzünü kazıdım ,kaldıramadı .
Kapadım ellere ellerimi,tutunamadı !

Yapma dedim sana ! Gülme en naif hissinle..
Gizli gülüşlerini bana serptin en paramparça halimde !
Kelimelere sığındım sensizlik dolu evrende...
Onlar sarmaya çalıştı yüreğimi bitmiş bedenimde...

Sonra ;
Bana baktığın her saniye ölümü getirdi Azraille!
Azrail ,uzak senin yakın olan kılığına girmiş elinde bir demet gülle!
Ben yürüdüm yanına utanmış bir halle .
Sonra senin yapmadığını yapıp tuttu elimden aşk dolu gözleriyle...

Paranoya

evet . yine başladık .
yavaşladık ve yavşadık karanlığa .
aslında kaçtık ama kovaladı sonunda
"-tık ve -dık" mı ?
kim ? kim var benden başka orda?
korkuyorum dedikçe
kaçtıkça
sordukça
kapattıkça diğer hislere duyumları
çatlaklarımdan girmeyi başarıyor onlar

onlar ?
kim onlar?
kimdiniz?

hangi gezegenden niye geldiniz?
sapıtıp bütün kilimleri bana mı serdiniz?
hangi yüze maskeydiniz?
hangi kitabın kurgusu ,
hangi düzenin baş tacıydınız?

gelmeyin üstüme
kapatıp bir odaya muhtaç etmeyin kelepçelere
korkuyorum dedikçe anmayın adımı başka ellere
söylemeyin gereksizce
ve ben nerdeyim kiminle..
size ne benden ve ben şimdi ne yapmalıyım biçare
kendimi atıp yatağın altına korumalı ellerimle
her titreme yeni bir korkuya anne
ve ben yine sensiz kaldım bu gece...

gece .
karanlıkla eğlencede.
ve ben kapanmış bir elpençe
tamam ..yine başladık ..
"dık" ?..
kim var orda ?

Gece

sabretmek lazım böyle işlere
hemen olmaz ki...
bazen kafanı kapatırlar başka düşüncelere
bazen de fırlatıp atarlar bir köşeye...

kimisi kitaplık
kimisi de tam bunları yaşamalık...
ama ne yapmalı susuyorsa ?

küçükken yırtıp baştan yaptığım karton evimdeyim şimdi...
şimdi mutluluğa sığındım...
ama o da kabullenemedi...
sonra bir yenisini denedim..
kendimi yineledim
"sükut-u hayalllerle yaşamayı kabulleneyim" dedim..
bu sefer de bedenim dışladı ,kaldıramadı...

"amaaa-nnnnn" dedim "ama"lara
sonra "hiç"lerle kaldım baş başa
kabullenmek zor ise bu kadar şimdi
neden deniyoruz ki bir yenisini ?

nerelerden gelip de gördüm üstü kar olmuş kentlere giriş levhalarını
şu şehre şu kadar kalmıştı bir kere...
ne "u dönüşü" vardı ne de bir kavşak...
uykuda şimdi bütün bu yolları yapan yavşak !

"yağcılarda inecek var" dedi bir züppe
bense bir kere daha atladım yeni bir kadere
artık kasmıyorum kendimi bir yenisine
bir fazlasını yaşar oldum başka bir kentte
bu aralar çok seyahat eder olmuştum belkide...

acelesi yoktu bu işlerin...
kabullenmek zor ise bu kadar şimdi
neden deniyoruz ki bir yenisini ?