29 Nisan 2011 Cuma
Bi'şey
Bu sefer sorularım daha uzun . Sanki destan süsü verilecekmiş gibi geliyor kelimelere . Arkadaşları git gide yaklaşıyor . Sürülerce !
Bulutlar çok yoğun , boğuyor , sabitliyor sanki oksijeni , tam karbondioksite dönüşme aşamasında durduruveriyor iki akciğer arasında .
"E, böyle anlar olur ...!" ... Evet , olur ... Ama nasıl olur ? -Hep zor olur . Nasıl geçer ? -Her zor anlar gibi ...
Ben sınav sorularını hep tam cümleyle yazardım yedili yaşlarımda . "Her zor anlar gibi , zor geçer " Anlatsana bana ?! Yaz...Her kelimede rahatlarsın belki . Her kelime ağırlaştırmıyormuş gibi nefeslerini ... Yine ve yine .
Kopuk kopuk anlatımlara devam etmek gerekirse ; renk cümbüşleri görür oldum bu ara rüyamda . En kötüsü de canlı renkler oluyor . Uyandığımda çok yoruluyorum . Peki , uyku da yoruyorsa , dinlendirecek nedir insanı ?
-Yalnızlık .
Yalınlık . Sabitlik . Durgunluk . Ya tek kelime , ya da yanına yüzlerce yoldaş ... Yalınlıktan kopuk , durgunluktan ayrılış mı ? - Hayır , olmuyor pek öyle. Metrolarda falan görüyorsundur , baya da arkadaş grubu arasında , kulaklığını takmış , midesi bulanmasına rağmen camdan dışarı bakmaya ısrarlı bir genç kızı ...
Hele ki harfler ! Ne zor görevdeler..İşte onlar yalnız olsaydı , sanırım gayet zor olacaktı . F deseydim mesela . Ne anlardın ?
Anlar mıydın ?
Şimdi , ben , birdenbire -nedense- güneş desem ? Çağrıştıracak mı sana Ay'ı ? Anlayacak mısın bendeki yokluğumu ?
Bi'şey dicem ... His neydi ?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)